İznik Ultra 130K 'nın ardından yaklaşık iki hafta geçti. Geçen bu sürede neler olduğunu da not etmek istedim.
Öncelikle psikolojik olarak; omuzlarımdan büyük bir yükün kalktığını hissettim. Hedefime ulaştım, rahatladım. Mücadelenin ne olduğunu daha iyi anladım. Uğraşmak, bastırmak, moralini yüksek tutup üzerine gitmenin ne olduğunu fark ettim. O anda yaşadıklarımın geçeceğini, önemli olan sonuca ulaşmak olduğunu gördüm. Sabretmeyi zaten iyi bilirim. Burada da faydasını çok gördüm. Bir mühendis olarak duygusal betimlemeler konusunda zayıfım. O yüzden daha fazla açıklayamıyorum ama bitirdikten sonraki hislerimi kısaca "başarmanın dayanılmaz hafifliği" diye özetleyebilirim.
Fiziksel olarak ise aşırı bir yorgunluk oluştu. Arkadaşlarıma baktığımda, daha önce benzer yarışlara katılanlar bir hafta sonrasında kısa mesafeli antrenmanlarına başladılar. Ben ilk defa bu mesafede koştuğum için, geçen hafta yaptığım 45 dakikalık jog dışında koşamadım, koşmak istemiyorum. Çünkü dizlerimin yorgun olduğunu, dinlenmesi ve toparlaması gerektiğini hissediyorum. Sonuçta bu işlere 40'ından sonra başladım :) Doktor da 6 hafta koşma demişti. Bu sürede biraz daha core denilen dayanıklılık antrenmanları yapmayı düşünüyorum.
Son bir kilometre kala, kale içinden geçerken ayağımı bir dala çarptım. Aradan iki hafta geçmesine rağmen bilekteki bu çarpmanın etkisi halen geçmedi. Çatlak ya da sağlam bir ezilme olmuş olabilir.
Kaval kemiklerimin ön tarafındaki kaslar, aşırı yüklenmeden dolayı ağrıyor. Normalde dururken sorun yok. Ancak ayak ucunu geriye doğru bükünce ya da dizlerimin üzerine oturmaya çalıştığımda çok acıyor. Tedavisi için soğuk-sıcak uygulama, omega-3, kas gevşetici krem tavsiye ediliyor.
Esnetme ve fitness hareketleri yapmaya başladım. Koşamıyorum, en azından kardiyomu ve esnekliğimi kaybetmeyeyim.
Koşamamak moralimi bozuyor. Koşabildiğim zamanları düşünüp kıymetini bilmediğimi düşünüyorum. Sağlıkla koşmak gibisi yok.
Öncelikle psikolojik olarak; omuzlarımdan büyük bir yükün kalktığını hissettim. Hedefime ulaştım, rahatladım. Mücadelenin ne olduğunu daha iyi anladım. Uğraşmak, bastırmak, moralini yüksek tutup üzerine gitmenin ne olduğunu fark ettim. O anda yaşadıklarımın geçeceğini, önemli olan sonuca ulaşmak olduğunu gördüm. Sabretmeyi zaten iyi bilirim. Burada da faydasını çok gördüm. Bir mühendis olarak duygusal betimlemeler konusunda zayıfım. O yüzden daha fazla açıklayamıyorum ama bitirdikten sonraki hislerimi kısaca "başarmanın dayanılmaz hafifliği" diye özetleyebilirim.
Fiziksel olarak ise aşırı bir yorgunluk oluştu. Arkadaşlarıma baktığımda, daha önce benzer yarışlara katılanlar bir hafta sonrasında kısa mesafeli antrenmanlarına başladılar. Ben ilk defa bu mesafede koştuğum için, geçen hafta yaptığım 45 dakikalık jog dışında koşamadım, koşmak istemiyorum. Çünkü dizlerimin yorgun olduğunu, dinlenmesi ve toparlaması gerektiğini hissediyorum. Sonuçta bu işlere 40'ından sonra başladım :) Doktor da 6 hafta koşma demişti. Bu sürede biraz daha core denilen dayanıklılık antrenmanları yapmayı düşünüyorum.
Son bir kilometre kala, kale içinden geçerken ayağımı bir dala çarptım. Aradan iki hafta geçmesine rağmen bilekteki bu çarpmanın etkisi halen geçmedi. Çatlak ya da sağlam bir ezilme olmuş olabilir.
Kaval kemiklerimin ön tarafındaki kaslar, aşırı yüklenmeden dolayı ağrıyor. Normalde dururken sorun yok. Ancak ayak ucunu geriye doğru bükünce ya da dizlerimin üzerine oturmaya çalıştığımda çok acıyor. Tedavisi için soğuk-sıcak uygulama, omega-3, kas gevşetici krem tavsiye ediliyor.
Esnetme ve fitness hareketleri yapmaya başladım. Koşamıyorum, en azından kardiyomu ve esnekliğimi kaybetmeyeyim.
Koşamamak moralimi bozuyor. Koşabildiğim zamanları düşünüp kıymetini bilmediğimi düşünüyorum. Sağlıkla koşmak gibisi yok.